O yoğunlukta ,iki arada bir derede, benimle söyleşi molası ! |
Şikayet eder ama yine aynı şekilde yaşar giderler.
Ama başka tür insanlar da var !
Gerçekten istedikleri gibi yaşayan, hayallerini gerçekleştirenler ...
Güçlerini sadece kendilerinden alırlar, kimseye eyvallahları yok.
Doğru bildikleri yolda, bedel ne olursa, olsun yürümeyi seçerler.
Dürüstlük ve hakkaniyet duyguları öyle gelişmiştir ki, onlarca yılın kurulu (!) düzenine baş kaldırabilirler.
*****
Pınar Kaftancıoğlu, bu tanımın ete kemiğe bürünmüş hali adeta...
2014'ün son günlerinden birinde , yeni yıl nedeniyle kısa bir süreliğine geldiği İstanbul'da, küçük bir kafede buluştuk Pınar Kaftancıoğlu ile. Ajandası öyle yoğun ki, sohbetimizi sık sık çalan telefonu eşliğinde gerçekleşti.
Peynirli tostlar, muzlu sütler, kanlıca yoğurdu ve çaylar eşliğinde, eskiden beri tanışıyormuş gibi hararetle konuşuyoruz.
Yakın zamanda yapacağı Amerika seyahati nedeniyle çok heyecanlı. Uzun uçak yolculuğu kısmı dışında çok mutlu. Kolay değil, Yale Üniversitesi'nde Woman Leadership konulu bir organizasyona konuşmacı olarak katılacak. "Değil konuşma yapmak, kantininden bir tost yesem ya da sadece bir derse gel katıl deseler bile çok mutlu olurdum" diyerek beni güldürüyor.
![]() |
Pınar Hanıma , burada sadece benim çektiğim fotoğraflara yer vererek , haksızlık etmek istemiyorum. Arşivde çok hoş fotoğrafları var , işte onlardan biri . |
Gençliğinin o dönemini " son derece zıpır, söylenilenin tersini yapmayı marifet sayan, devamlı isyan eden biriydim" diye anlatıyor . Aslında şimdi bile o dönemki hallerinden kırpıntılar taşıdığını,hatta bazı konularda kat kat daha isyankar olduğunu söylüyor.
İş yaşamında, İpek Hanım Çiftliği'nin başarısı nedeniyle sadece övgü almadığını , ne yazık ki ürkütücü tehditler aldığını söylüyor. Bu konularda avukatı aracılığıyla açtığı yaklaşık 40 davası olduğunu ekliyor.
Ben hayatını kitap haline getirmeyi düşünüp düşünmediğini soruyorum . Cumartesi geceleri müşterilerine gönderdiği mesajdaki yazılarının enerjisini çok sevdiğimi belirterek onlardan da farklı bir konsepte " İpek Hanım Çifliği Ürün Gelişimi" kitabı olabileceğini söylüyorum. Aklına yatar mı yatar...
*****
Söyleşi sonrası, oturduğumuz kafeye çok yakın olan, evine geçtik. Orada adeta akraba evindeymişim gibi sıcacık bir ortamda bu kareyi çektirdik |
-Cumartesi akşamı yazılarınızı nasıl yazıyorsunuz ?
-O hafta yaşadıklarımı yazıyorum ne yazıcam. Yunan mitolojisinden yazamam ya.Son yazımı kısa tuttum ve 2014'ün fotoğraflarından 3 tane kolaj hazırlattım.
-Dışarıda yemek yer misiniz ?
-Yiyoruz ama valla geldiğimden beri iki kere kustum. Endüstri benden intikam alıyor diyorum. Özenle seçerek gittiğimiz yerlerden bile memnun kalamıyorum.
(O sırada gelen bir telefon küçük kızı İpek'in durumunu soruyor. Kısa bir süre önce Pınar Hanım kızının babası, eski eşi rahmetli Adnan Beyi kaybetti. Kızının durumunun gayet iyi olduğunu , oyalamak için elinden gelen tüm gayreti gösterdiğini anlatıyor.)
-Ürünlerle ilgili geri dönüşler nasıl ?
-En son zeytinyağlı ekmeğin ufalandığını öğrendim. Geri dönüşler de olmasa hiçbir halt anlamayacağız. Hiç kimse sesini çıkarmazsa düzeltemem ki.
Pınar Hanım ve Tatlı Kızı İpek Hanım |
İpek çok sağlıklı beslenir
Ürettikleri ekmeklerin lezzetinden bahsediyoruz. Kızının market ekmeği yiyemediğini , hemen midesinin ekşidiğini söylüyor.
-Herşeyi anlar , ilaç kokuyor bunlar, bu cevizler bizden alınmamış diye saniyesinde farkeder. Biz ara sıra kaytarıyoruz, ama o hiç kaytarmaz . Doğduğundan beri mükemmel besleniyor.
-Ne gördüyse onu biliyor çocuk tabii. Bilirsiniz çocuk doktorların muayenehanelerinde bile endüstriyel bebe bisküvileri promosyon olarak veriliyor.
-Doktorlar çok iyi niyetli ve gıda işinin başlangıçtaki aritmetiğini biliyorlar.Ancak bunun ötesi tıp eğitiminin yanı sıra dedektiflik yeteneğini de gerektiriyor. Örneğin ,ideal olan keçi sütü ise doktor keçi sütünü önerir. Önerdiği değerler keçinin doğal beslenmesi ile vücut bulan süte ait. Ancak günümüzde keçinin nasıl beslendiğini , ne tür trick ( hile) olabildiğini bilmesi mümkün değil. Doktor iyi niyetle beyaz eti, keçi sütünü vs... tavsiye ediyor. Ama bu ürünlerin üreticileri % 100 iyi niyetli değil ki. Burada anne ve babanın ciddi araştırması gereken an geliyor. Bence tek çare analiz . Analiz yaptırmak için öyle dev fiyatlar söz konusu değil. Gerekirse aileler birleşip uygun gördükleri analizi yaptırmaları gerekiyor.
6-8 liralık çikolatayı , işleyip 85 liraya satıyorlar
-Çocuklarımızı nasıl besleyelim ?
-Kendin yap, çocuğun ne seviyorsa.Öyle piyasadaki katkılı ürünleri olanları kullanma. Çikolatanın fiyatına bakacaksın. Piyasada kilosu 6 tl. Kilosu 6 liraya kaliteli çikolata olur mu ? Yaygın kuver çikolata olarak piyasada 3 tane marka var. Bir de kaliteli bir çikolata satıcısı firma var, herifler bize 1 mal satmadılar. Köye çikolata göndermelerini istiyoruz," ya siz niye istiyorsunuz" diyorlar. Şaşırıyorlar.
E ne var isteyemez miyiz ya ? Türkiye'de hiç bir yere çikolata satamadık diyor adam. "Pazar araştırması yaptık, gerçek çikolata istiyoruz, %60 %70 oranında , bir tek sizi bulduk", dedik. Aklınıza gelen tüm kaliteli pastaneler ucuz çikolata markalarını kullanıyorlar. Alıyorlar 8 liraya,şekillendirip satıyorlar 85 liraya.
Biz 3 yıldır, o bahsettiğim çikolata firmasından peşin parayla mala alıyoruz. Şaşırıyorlardı, şimdi alıştılar. Türkiyede satış yaptıkları tek yerin biz olduğumuzu söylüyorlar. Çikolatayi İsviçre'den getirtiyorlar, bir ay sonra elimize geçiyor.
Bu markadan başka ben kakao bile sokmuyorum içeriye.Kabartma tozu kullanmıyoruz. Reçel yaparken limon tuzu kullanmıyoruz. Vanilyanın gerçeğini kullanıyoruz, özütü var ya...Kaşığın ucu karbonatla mayayı kabartıyoruz.
-Keşke sizin çifliğe gelip bir süre kalabilseydim ! Küçük çocuğum var yani...
-Gelin ya, onu da getirin . Ama mayıs gibi gelin...Mayıs hazirana plan yap harika olur, temmuz , ağustos çok sıcak 50 derece oluyor.Eylül yine güzelleşiyor.
Ben siyasileşmek istemedim.
-Müşteri portföyünüzden bahsedelim, kimler var ? Sezen Aksu'nun filan sizin müşteriniz olduğunu biliyorum ama ?
-İnanılmaz bir network. Müthiş kaliteli , benden çok daha kibar insanlar. Sağ ,sol her yönden müşterim var benim. Benim dışımdaki insanlar için de, iyi şeylere sebep oluyor bu network. Çocuguna dadı arayan müşterime dahi bir şekilde yardımcı oluyorum. Zaten böylesi daha güzel değil mi , renk renk . Ben siyasi bir şey yapan bir yer değilim. Ben iyi yiyecek yapan, doğru ürün üreten bir çiftliğim. Ben siyasileşmek istemedim.
-Biraz öyle oldu gibi ?
-Şöyle bir durum var,yani tut ki ben bir kesime daha yakınım, komünistim, hadi biraz yumuşatalım sosyalistim. Ama bir müessese bir sosyalistin bir sosyaliste sebze satışıyla devam edemez ki.
Çamaşır suyu düşmanıyım
-Siz evinize oyle her deterjanı falan almıyorsunuzdur ?
-Sorma, bizdeki kadınlar bilhassa çamaşır suyu hayranı, savaşıyoruz. Dedim "al-ma-ya-cak-sın ! Ben evimde bakteriler istiyorum ,bakterili ev seviyorum, onunla temizlemeyeceksin. Suyla temizleyecek, bir kapak alkol katacaksın. Bizim temizliğimiz bu". Onlar da sürekli "ah ablacım ,öyle iyi temizlenmiyor da , elimizi sürünce siyah geliyor da... "
-Mekanik olarak, sadece ovalayarak da temizleyebilirler.
-Çamaşırda da öyle beyazlık takıntım yok, optik içeren markaları kullandırtmıyorum. Çamaşırları asla evde kurutmuyorum. Üzerine karda, yağmur da yağsa sorun değil. Deterjan miktarını az tutuyor, çift yıkama yapıyoruz.
Pınar Hanım benim bir kaç eski tip anket defteri sorum olacak cevaplandırırsanız çok sevinirim.
-Pınar Kaftancıoğlu nasıl bir insan ?
-Sinirli,yaş 47, hele hele son bir aydır kuduruyorum!!!!!!!. Bazen kendi sesimi tanıyamıyorum. Nerden geliyor bu ses diyorum, Ben konuştuğumu sanıyorum, bağırıyormuşum.Yani hafif deli diyebilirim.
-Hobileriniz var mı?
-Hobim yok ama mitoloji ve arkeoloji ile alakalı kitapları çok severim.Efsane masal, hikaye ,deyiş okumayı çok severim. Eski eşyaları çok beğenirim. Arkadaşlarım eski ,döküntü bir ev eşyası gördüklerinde, " ya Pınar tam senlik deyip ", beni ararlar. Eskiye ait tasarımları çok severim.
-Müzik dinler misiniz ?
-Şu aralar pek dinleyemiyorum ama nostaljik parçalar arada dilime dolanır. Eskiden opera dinlerdim ama şimdi kafam kaldırmıyor. Pink Floyd, Alan Parsons Project, Julio Iglasias dinlerdim. Şimdilerde daha çok sessiz anları sever oldum, mümkünse ben bile konuşmayayım.
-Nasıl kitaplar okursunuz demiştim ama ...
-Klasikleri sever , tekrar tekrar okurum.6-7 yaşlarımdayken ben Tolstoy okurdum . Sıfırdan başlayıp zirveye çıkan insanların biyografilerini okumayı çok severim. Güncel yazarları takip etmiyorum. Biraz Nihilizim arada Mevlana'nın eserlerini okurum.
-Sinemayı sever misiniz ?
-Korku filmi hiç sevmem, eğlenceli filmleri izlerim. Recep İvedik'leri izledim, kızımla onun sevdiği filmlere gidiyoruz. Kendimi ağlatmayı sevmiyorum. Tolga Çevik'i çok severim mesela, zekayla yapılmış esprileri severim.
-Yemek yapar mısınız, mutfağa girer misiniz ?
-Sizin yediğiniz herşeyi önce ben yapıyorum.Reçetesini hazırlıyor aşağıya veriyorum.Herşey benim damak tadıma göre hazırlanıyor. Benim sevmediğim hiçbirşey pişmiyor.
-Politikaya devam etmeyi düşünüyor musunuz ?
-Ben politikaya girmeyi istemedim.Ama kişisel olarak sevmediğim , onaylamadığım uygulamaların yapılmasına hayır diyebileceğim bir mekana oturmak istedim.A parti , B parti, C parti işleriyle alakadar olmadığım için ....
-Çok yaygın bir parti olduğu için mi oraya katıldınız ?
-Kimse teklif etmedi ki , CHP' ye ben teklif ettim, istemediler.Bir daha ki seçime dediler. Ben de kusura bakmayın o zaman uygun bir teklife evet diyeceğim dedim. Kimliğimi Nazilli'ye yolladım , beni kim kaydediyorsa kaydetsin dedim. Mühim olan karar masasında oturmak. Onların hepsi benim arkadaşım. Yani şu partinin adayı şu , ondan nefret etmek diye bir şey yok. Ne yazık ki olan biteni takip edebileceğim, gerektiğinde satışına mani olabileceğim başka bir yer yok.
Simdi vatanı kurtaran arkadaşlara bakıyorum. Onlar satışa evet diyor, ben hayır diyorum. Nasıl oluyor bu iş ? Hani ben memleketi satıyordum.Engelliyebiliyor muyum, hayır , ama ben oradayım ve hayır oyu veriyorum. Bence bu benim sorumluluğumdu. Önemli olan bilgi alabilmemdi. Nerde olsam yapıyorum, yapmayanlar utansın. Herşeye tepki veriyoruz ama bütün masaların dışında kalıyoruz . Bana göre çok lüzumsuz bir korku.Yok o beni mimleyecek, yok o grup alışveriş yapmayacak...
O zaman ne oluyorsun biliyor musun, sadece kendini düşünen bir insan oluyorsun.
Yapmıyorsa yapmasın arkadaş, beni anlamıyorsa, hayatım boyu onlara göre mi davranacağım.
-Pınar Kaftancıoğlu'nun hayalleri nelerdir? Kaldı mı gerçekleşmeyen hayaliniz ?
-Yok ya , şöyle sakin bir yerde hiç konuşmadan yaşamak.
- E zamanında gitmişsiniz zaten oralara sakinliğe !
-Evet önce yaptım sonra bozdum , kendimi de götürmüşüm oraya..
-Gerçekten sakin bir hayat istiyor musunuz ? Kime işleri devredeceksiniz ?
-Köyün gençleri ile alakalı bir kooperatif yaparım diye düşünüyorum. Köyün gençlerini toplarım , bunu yapabilirler mi bilmiyorum. Kızım var, oğlum var. Bilhassa kızım bu işlerin içinde doğup büyüdüğü için çok alakalı. Bilinç olarak çok yakın.
-Siz şimdi belediye meclisinde bağımsız olarak görev yapıyorsunuz değil mi ?
- Ya hangi partiden girersem gireyim, kim bana inanmadığım bir şeyi yaptırabilir.Ben neysem oyum. Daha demokrat insanların kuracağı bir partiyi bekliyorum ve istiyorum.İnsanlar demokrasiden bahsediyorken tut ki,benim Ak Partili olduğumu biliyorsun.Yok ben alışveriş yapmam, çıkarım filan. Siz ki iktidara adaysınız, iktidara geldiğiniz zaman sizden farklı düşünen biri dükkan açamayacak mı ? Mal satamayacak mı? Hani siz demokrattınız, benden farklı düşünen insanlar var , olmasın mı ? Böyle birşey olabilir mi?
-Sizi anlıyorum, o dönemde bizler dahi duyduk.
-Evet, organik pazarcılar yaptı onu, onlara da dava açtım, neymiş halden nar alıyormuşum.
-Organik Gıda üretimi ile farkınız nedir ?
-Ben çiftçiyim,ben sadece bir iki istisna dışında sadece kendi ürettiğim ürünümü satıyorum.
-İstisnaları da mutlaka yazıyorsunuz, örneğin Erbeyli 'den aldığınız yumurtalarda olduğu gibi.
-Ben üretiyorum diyorum, kendi tohumumla, atadan dededen ,gördüğümüz yöntemlerle. Sağlıklı olup olmadığını anlamanız için bir yolunuz var, benden gelen ürünlerden birini istediğiniz anda alın analizi yaptırın.
-Çiftlikte ne tür sorunlarla karşılaşıyorsunuz ?
-Dedikodu ... Kadınların olduğu yerde en çok dedikodu.
-Sağlığınız nasıl , yaz aylarında bir şeyler olduğunu yazdınız ?
-Tamamen sağlam çıktım. Meme duygusal bir organ ve o Ak Parti dönemindeki sıkıntıya tepki verdi. Stresten bir şeyler başlamış ama kansere döndürmemiş neyse ki.. Tekrar kontrollerim var, ama üzüntüden olduğuna eminim.
Doktor- kadın birşeye üzüldümü derhal memesi tepki verir- diyor. Kadın çocuğunu kaybetmiş, 3 ay sonra meme kanseri olmuş, babasını kaybetmiş 3 ay sonra meme kanseri gibi...3 aylık sürede kendini gösteriyormuş kanser.
-Network konusuna dönersek,
- Valla şahane bir grubumuz var.
-Ben de öyle düşünüyorum. Herkes sizi seviyor.
-Hiç kıskanmıyorlar , ben onlar için mutfaktaki Pınar Ablalarıyım köyde yaşayan. Bunları her yerde bulurdunuz, ceviz alırdınız, bulgur alırdınız, başka şeyler de alırdınız.Ama bunu bir düzene koymak, düzenli olarak üretimini yapabilmek önemli.
-Aklıma bu yaz yediğimiz salatalıklar geldi. Yaz portakalları bile harika kokuyorlardı.
-Değil mi, bu yaz bol bol salatalık yediniz. Bir ay erken bitti. Şimdi bir de kabuk kokutucu meyve parfümleri var. Koku kabuğunda kalır, mandalinanın kabuğunu at, içinde sıfır koku .Şimdi o kandırmaca var. Ama bizim mandalinamızı aç, soy mis gibi, buram buram mandalina kokar.
-Büyük oğlum"Pınar Hanımın mandalinaları çok güzel diyor", bol bol da yiyor.
*****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder