1938 yılında İstanbul'da doğdu.
Babası Türkiye'de Fizik Tedavi Rehabilitasyon biliminin kurucusu Ord. Prof.
Dr.Osman Cevdet Çubukçu'dur. Liseyi Robert Kolej' de bitirdi. İstanbul Üniversitesi
Tıp Fakültesi'nde tıp eğitimini tamamladı.1964-1969 yılları arasında Fizik Tedavi Rehabilitasyon ihtisasını bitirdi. 1978 yılında profesör ünvanını aldı. Halen
Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesinde görev yapmaktadır.
Kendisi ile 2001 yılında hastası
olma sıfatıyla tanıştım. Randevu saatimi 1 saat geçtiği halde bekleme salonunda sıkılarak oturuyordum, henüz içeri alınmamıştım. Benden önceki randevu sahibi bayan da hala bekliyordu ve içeri giremediği için oldukça sinirliydi. Derken muayeneye alındı, yaklaşık 45 dakika sonra dışarı çıkarken, yüzünde güller açıyordu. Kendisiyle büyük bir ihtimamla ilgilenilmiş, tepeden tırnağa muayene edilmişti.Beklediğine kesinlikle değdiğini söyleyerek ödemesini yaptı ve mutlu mesut ayrıldı.
İçeri birazda merak ederek girdim.Kesinlikle ilgi, şevkat ve bilgiyle harmanlanmış bir muayene geçirdim. Ender Hanım (tam anlamıyla) tepeden tırnağa muayene etti, sonrasında egzersizlerimi önerdi.En önemlisi ameliyat öncesi çekilen MR'ıma bakarak- bel fıtığı ameliyatımı çok yerinde bulduğunu söyledi .
İçeri birazda merak ederek girdim.Kesinlikle ilgi, şevkat ve bilgiyle harmanlanmış bir muayene geçirdim. Ender Hanım (tam anlamıyla) tepeden tırnağa muayene etti, sonrasında egzersizlerimi önerdi.En önemlisi ameliyat öncesi çekilen MR'ıma bakarak- bel fıtığı ameliyatımı çok yerinde bulduğunu söyledi .
Bu beni çok rahatlatmıştı çünkü bazen çevremin de etkisi ile keşke ameliyat olmasaydım dediğim oluyordu.
Önerdiği egzersizleri ev ortamımda yaparak tekrar sağlığıma
kavuştum. O zamandan beri çevremde kim ortopedi konusunda sorun yaşasa mutlaka Ender Hanımın adını veririm.
*****
Nuriye Uslu--Hocam, sizi tanıyor, güveniyor ve çok
seviyorum. İstiyorum ki sizin tedavinizi almamış olanlar için de bu
söyleşi bir ışık olsun.
Uygun görürseniz çok genel bir soru ile başlayalım, sağlıklı bir iskelet kas sistemi için neler yapmalıyız ?
Uygun görürseniz çok genel bir soru ile başlayalım, sağlıklı bir iskelet kas sistemi için neler yapmalıyız ?
Prof. Ender Berker-Benim
için en önemli şey artık egzersiz. Daha önce Amerikan toplumunda
görülen obeziteyi artık görmeye başladık. Bizim toplumumuz böyle
değildi.Belki yüksek gelirli kesimde bunu çok görmüyorsun
ama, gidin bir AVM' ye , yemek katına çıkın herkes o junk food
denilen, kısa sürede pişen hamburgerler, patates, gazozlu
içecekler tüketiyor. Ben inanamadım gördüklerime. Herkes o kadar hareketsiz ki... Arabası varsa, evinin önüne kadar arabasıyla
gidiyor. Kimse yürümek istemiyor.
Amerikan toplumunda obezite bu denli tehlike arz edince -orada (ACSM) American College of Sports Medicine
vardır- baya sözü geçen bir birlik. Amerikan hükümet
yönetime bir öneri listesi verdi. Diyor ki; aktif olmamak
,inaktivite kalp hastalığından daha tehlikelidir, sigara içmekten,
alkolden daha tehlikelidir. Kolestrol ve hipertansiyondan daha
öldürücüdür.
Hakikatten Amerikan toplmuna bakıca durum çok ürkütücüdür. Saatlerce elinde bira, patates tv karşısında, çoluk çocuk böyleler.
Hakikatten Amerikan toplmuna bakıca durum çok ürkütücüdür. Saatlerce elinde bira, patates tv karşısında, çoluk çocuk böyleler.
N.U-Şekerli
abur cubur çok tüketiliyor.
Prof.E.B.-Şekeri bol bazı
içecekler bağımlılık yapıyor, ondan vazgeçemez hale geliniyor. Hele bir de içinde mısır şurubu
şekeri varsa (HFCS) doyamıyor, içtikçe içmek istiyorsunuz.O nedenle bizim
toplumumuza da Radyo,TV,Gazete artık neyle olursa anlatılması, sık sık hatırlatılması lazım.
Hala çok yavaş adımlar atılıyor.Mesele, sadece sofradan sağlık bakanlığı emriyle tuzu kaldırmak değil. Mesele halka dengeli beslenmeyi anlatmak , bizim doğal gıdamızı hatırlatmak. Gidin pazara dünyanın her yerinden daha ucuz meyve, sebze bulursunuz. Yeter ki pişir. Taze ve yeşil gıda bizde o kadar güzel tüketilir ki. Her şekilde pişirebilirsin,haşlaması, çiğ olarak yiyebilirsin, kıymalısı ,zeytin yağlı...Burda geçenlerde bir konuşmam vardı.”Egzersizlere Genel Bakış “adıyla , ancak yalnız fizik tedavi personeline verilen , kendi iç eğitimimiz. Orada dedim ki,en azından buraya tedavi için gelen sağlıklı ,sağlıksız herkese egzersizin önemini anlatalım, bıkmadan usanmadan anlatalım.Biraz önce çıkan hasta da aynı grupdan... Bana gülüyorlar "ya 90 kg. ve 150 cm.boyundaki bir insana ne anlatabilirsin ?", diyorlar. Hayır , anlatırsın, herkese bunun önemini anlatırsın.
Hala çok yavaş adımlar atılıyor.Mesele, sadece sofradan sağlık bakanlığı emriyle tuzu kaldırmak değil. Mesele halka dengeli beslenmeyi anlatmak , bizim doğal gıdamızı hatırlatmak. Gidin pazara dünyanın her yerinden daha ucuz meyve, sebze bulursunuz. Yeter ki pişir. Taze ve yeşil gıda bizde o kadar güzel tüketilir ki. Her şekilde pişirebilirsin,haşlaması, çiğ olarak yiyebilirsin, kıymalısı ,zeytin yağlı...Burda geçenlerde bir konuşmam vardı.”Egzersizlere Genel Bakış “adıyla , ancak yalnız fizik tedavi personeline verilen , kendi iç eğitimimiz. Orada dedim ki,en azından buraya tedavi için gelen sağlıklı ,sağlıksız herkese egzersizin önemini anlatalım, bıkmadan usanmadan anlatalım.Biraz önce çıkan hasta da aynı grupdan... Bana gülüyorlar "ya 90 kg. ve 150 cm.boyundaki bir insana ne anlatabilirsin ?", diyorlar. Hayır , anlatırsın, herkese bunun önemini anlatırsın.
N.U.- Hele bir de gençse....
Prof.E.B.-Eğer genç ise ve sosyal aktivitesi yüksek ise , onlara sor her birinin bir pilates hocası vardır. Ama inanın ben burda sayısız plates yaralanması gördüm. Çünkü herkes kendine" ben pilatesçiyim "diyor. Herkes" spor bilmem nesiyim" diyor. Herkes spor eğitim var diye eğitmenlik sertifika alıyor. Verilen egzersize bakıyorsun gözlerim faltaşı gibi açılıyor.Gelen hastalara, hareketleri doğru şekilde yaptırıp,doğrusunu öğretiyorum . Neden bunun böyle yapıldığını öğretmeye çalışıyorum. Hareketleri doğru yapmak en önemli .
Prof.E.B.-Eğer genç ise ve sosyal aktivitesi yüksek ise , onlara sor her birinin bir pilates hocası vardır. Ama inanın ben burda sayısız plates yaralanması gördüm. Çünkü herkes kendine" ben pilatesçiyim "diyor. Herkes" spor bilmem nesiyim" diyor. Herkes spor eğitim var diye eğitmenlik sertifika alıyor. Verilen egzersize bakıyorsun gözlerim faltaşı gibi açılıyor.Gelen hastalara, hareketleri doğru şekilde yaptırıp,doğrusunu öğretiyorum . Neden bunun böyle yapıldığını öğretmeye çalışıyorum. Hareketleri doğru yapmak en önemli .
N.U.-Bebeklik
döneminden başlarsak, bazı çocuk doktorları , sağlıklı bebeklere bazı egzersizler
veriyorlar . Bu gerekli mi ?
Prof.E.B.- Hayır, doktor
öncelikle bebeği doğal gelişiminde izleyecek. Örneğin bebek 6
ayda oturabilmeli, oturamıyorsa o zaman olabilir. Çocuk 9 ay geçti
emekliyemiyor, bu chart' lar var zaten. İlk ayağa kalktı, tutunuyor
ve sıralıyamıyor veya çabuk düşüyor. O zaman tamam. düşüyorsa
… Ama bunu anne zaten gözler . Bırakacaksın çocuk fizyolojik gelişimini yapsın. Egzersizin orada hiçbir faydası yok, ancak
anomali görürsen . Ruslar çok
yapıyor bunu …
N.U.-Aileler artık
çocuklarının spor yapmasını çok önemsiyor ve doğru şekilde
yönlendirmeye çalışıyorlar. Ama mutlaka her dönemi için
farklı spor dalları vardır mutlaka. Çocukluk dönemi için hangi
spor dallarını önerirsiniz ?
Prof.Dr.E.B.- Bazı sporlar
küçük çocuklar için uygun değil, örneğin kort tenisi... Ama
yüzme 4 yaşından itibaren başlanabilir.Hatta daha da
küçükken.Yüzme bence sporların en iyisidir. Benim iki torunum da
4 yaşında yüzmeye başladı. Ama malesef çocuklar yüzmeyi antremanlı spor olarak pek
sevmiyorlar. Çünkü eğlencesi yok yüzmenin. Bir kulvarda gidiyor geliyor, gidiyor, geliyor...Hocası
bağırıyor bir yandan, yok bacağını, yok kolunu düzelt, diye. Ama sağlıklı gelişim için.en iyisi yüzme, 3-4 yaşında başlaması iyi olur.
N.U.-Kort tenisi için uygun yaş sizce ne olmalı ?
N.U.-Kort tenisi için uygun yaş sizce ne olmalı ?
Prof.E.B.-Yaşının 10
larda olması lazım. 10 yaşından evvel rakete hızlı vurabilmek
,backhand &forehand vurmak...Çocuk topa raketle
vuracak , hem koşacak hem de güçlü vuracak. Bu hareketleri bu yaştan
evvel iyi koordine edemiyor.
N.U.-Oğlumun gittiği
tenis kulübünde 6- 7 yaşlarında
çocukları görüyorum.
çocukları görüyorum.
Prof.E.B.-Evet vardır ama ben
doğru bulmuyorum.
N.U-Özellikle erkek
çocuklarının daha birinci sınıfta basketbola
başlatıldığını görüyoruz.
Prof.E.B.-O sporlarda
özellikle bizim o high impact dediğimiz hareketler var. Tenis çok
high impact olamayabilir ama , basketbol ve futbol öyle. Yani büyük darbeli
sporlar bunlar. Futbol oynayanlarda yan eklemine darbe
geldiği durumda, orada bir büyüme kıkırdağı var, onu
parçalıyor. Büyüme kıkırdağı uygunsuz büyüyor ve orada
kemiksel bir çıkıntı oluyor. Basketbolda da çok topuk üzerinde
zıpladığı için topuktaki büyüme kıkırdağını bozabiliyor.
N.U.-Ben çocuğun arada sırada oynamasının ötesinde , düzenli gidilen antremanlar bazında
soruyorum size. Yoksa çocuk evinin önünde oynar değil mi hocam ?
Prof.E.B.-O kadar her çocuk
oynar tabi.
N.U.-Önerdiğiniz
başlama yaşı nedir ?
Prof.E.B.-9- 10 yaş
sonrası .
N.U.- Masa tenisi için ne
dersiniz ?
Prof.E.B.-Pinpon güzeldir,
çocuk el-göz koordinasyonunu ve hızlı hareket etmeyi öğrenir ,
geliştirir. Masa tenisi her yaşta oynanabilir , yaşı yoktur.
N.U.-Çocukları
yürümeye başlar başlamaz ortopedik ve çok da pahallı
ayakkabıları giydirme eğilimi var. Bilirsiniz belki, bir ayakkabı mağazası var, genelde çok da pahallı olan İspanyol ayakkabıları
satıyorlar. Bizim büyük oğlana ilk yürümeye başladından itibaren, 7 yaşına kadar bu
ayakkabılardan giydirdik. Şimdi 13 yaşında ve içe basarak yürüyor. Acaba
diyorum giydirmeseydim çok daha mı kötü olacaktı. Yoksa hiçbir
işe yaramadı mı ?
Prof. E.B.-Bizim
düşüncemiz , 5 yaşına kadar çocuğu serbest bırakmak.Çocuklar
zaten 2,5 – 3 yaşlarına kadar düz tabandır. Taban ondan sonra
gelişiyor . Deniliyor ki çocuğu kumda yürütün,çıplak ayak
yürütün ki ayak kasları mecbur kalsın çalışmaya ,kendini
güçlendirmeye. Ama çocuk şişman olur, çocuk genetik olarak
bilirsiniz ki ailesinin tamamı düztabandır, genetik olarak paytak basan anne ve
babası vardır. En önemlisi çocuğu 2,5 yaşından itibaren
büyürken, boyu ve kilosunu büyürken yürümesini düzenli kontrol etmek. Burda 2,5
yaşını geçti bakıyorsunuz çocuk paytak paytak basıyor, işte o
zaman iç port'u destekli bir pabucu gidip bir ortopedistle konuşup
almak lazım.
N.U-Biz böyle bir
şey yapmadık, gittik mağazadan, oradaki görevlinin
yönlendirmesine göre aldık.
N.U.-Genç kız ve
erkeklerde ergenlik dönemi ve sonrasında bazı duruş bozuklukları
oluşur bilirsiniz. Bizlerin döneminde hafif kambur duruş çok
yaygındı hatırlarım . Biz anne babalar “evladım düzgün dur “
uyarılarının dışında nasıl yardımcı olabiliriz.
Prof.E.B.-Dik dur demekle
olmuyor. Mümkünse bir egzersiz barı edineceksiniz, kendilerini çekip bırakacakları
bir bar sistemi iyi olur. Kendilerini bir süre asılı tutup bırakmak
çok hoşlarına gider. Bir diğeri de, kitap okurken yüzüstü
dümdüz uzanmalarını sağlamak . Şu bilgisayarlar çocukların bütün postürünü
bozmaya başladı. Mutlaka ergonomik bir çalışma alanı olması
lazım. Klavyenin biraz yukarda durduğu bir sistem. Benim torunlarım
da Ipad ile benzer sorunu yaşıyorlar.
Terabantlar
vardır renk renk, lastik çekmek çocuk ve gençlerin hoşuna
gidebileceği bir uğraştır. Çektikçe sır kaslarını çalıştırır
çünkü.
N.U.- Trafikte uzun
zaman araba kullanma artık büyük şehirde yaşayanların gerçeği
ve çok da bunaltıcı. Vücudumuz kilitleniyor adeta. Eve dönünce,
rahatlamak için yapabilecekleri vücut egzersizleri var mıdır
önerebileceğiniz ?
Prof.E.B.-Germe
egzersizleri öneririm. Yatıyor ve bütün extramitelerini geriyor,
5-10 saniye tutuyor, bırakıyor. Tekrar geriyor 5- 10 saniye tutuyor
bırakıyor. Bacaklar için bunu yapıyor. Ondan sonra yapabilirse ,
tabi evde herşey müsaitse,sakin bir köşede şöyle birşey yapabilir. Rahatça
yatıyor, gözünü kapatıyor, yavaş yavaş ayak parmaklarını
düşünerek şimdi bunlar havada yüzüyor, şimdi dizlerim havada
yüzüyor,yavaş yavaş yukarıya doğru geliyor. Ve beyninde
hiçbirşey kalmıyor. Ondan sonra tekrar ayak parmaklarını
hareketle başlatıyor, aynı şekilde bütün diğer eklemlerine
hareke geçme konutu vererek en yukarıya kadar yükseliyor ve kalkıp
oturuyor.
N.U.-Ne güzelmiş ama
yapması pek kolay değil gibi... Şöyle düz yatılacak değil mi ?
Prof.E.B.-Yok alışıyorsun
buna , ben yapıyorum. Düz rahat yatacaksın, başlayacaksın yavaş
yavaş düşünmeye , ayak parmaklarım yok, dizlerim yok, omuzlarım
yok vs... Düşünceyle beyin onları silmeye başlıyor. Ondan sonra
geri dönüyor, yok olanı hareket ettirmeye başlıyor. Beyin tekrar
hatırlamaya başlıyor. Aşağıdan yukarı yok ediyor, sonra
yeniden aşağıdan yukarı var ediyor. O kadar basit yapıyorsun
ki bunu alıştıktan sonra , 10 – 15 dakikada bitiriyorsun. Tabii
etrafta koşuşan çoluk çocuk olmayacak, sakin ortam lazım.
N.U.-Yürüyüş bandı zararlı mı ?
Prof.E.B.-Yürüme bandında
yürüdüğün zaman, veya dışarıda yürüdüğün zaman ne
yapıyorsun ?
Aerobik
egzersiz yapıyorsun , bu ne demek... Vücudunu her bir kilosu için
her bir dakika kullanılan oksijen miktarını arttırıyorsun. Daha
iyi oksijen kullanı
yor vücudun , nerede kullanıyor, kasın enerjisinde kullanılıyor. Kasın daha aktif çalışıyor, daha güçleniyor, onun için de yürümek her alanda tavsiye ediliyor. Her yaştaki kişi için minumum yürüme günde yarım saat en az. Bantta tabii bizim maksimum kalp atışı dedidiğimiz bir şey var. Maksimum kalp atışı 120 den yaşını çıkarıyorsun, ne çıkarsa o senin maksimum kalp atımın olmalı. Nabız en fazla %75 varmalı yürürken.
yor vücudun , nerede kullanıyor, kasın enerjisinde kullanılıyor. Kasın daha aktif çalışıyor, daha güçleniyor, onun için de yürümek her alanda tavsiye ediliyor. Her yaştaki kişi için minumum yürüme günde yarım saat en az. Bantta tabii bizim maksimum kalp atışı dedidiğimiz bir şey var. Maksimum kalp atışı 120 den yaşını çıkarıyorsun, ne çıkarsa o senin maksimum kalp atımın olmalı. Nabız en fazla %75 varmalı yürürken.
N.U.-Ben yürüyüş
bandında 50 dakika yürümeye çalışıyordum …
Prof. E.B.-50 dakika fazla
bile. 5 .level hızda 30 dakika yeter zaten. Deniyor ki yarım saat
yürüyeceksen haftada 5 gün, 45- 50 dakika yürüyeceksen haftada 3 gün
. Yani bu şekilde ayarlanabilir. Hergün yürürsen bir zararı
olmaz. Ama size olmaz, kalp hastası bir insana aynı şeyi
söyleyemezsiniz.
N.U-Kalitesiz
yürüme bandı konusunda ne dersiniz ?
Prof.E.B.-Yürüme bandı
sakatlamaz ,yürüyüş esnasında kullandığı teknikten dolayı
sakatlanma olabilir.Tutup da up hill veya down hill yürüyorsa
sakatlanabilir.
N.U.-Bazı meslek
gruplarında yaptıkları işe bağlı gelişen eklem ve kas
hastalıkları oluyor. Bu kişiler için önleyici ve rahatlatıcı
egzersizler vardır mutlaka . Bu konuda neler söylersiniz ?
Prof.E.B.-Yani uzun süre
aynı pozisyonda kalmaktan doğan ağrılar var. Bunu en fazla diş
hekimlerinde, kuaförlerde görüyoruz, onlarda en fazla Skolyoz oluyor. Ağır
taşımak bir risk faktörü, kimlerde görürsün, yük
taşıyıcılarında , yerine göre garsonlarda görürsün. Bunlar
için dayanıklılık endurus egzersizleri vardır. Bu bir kasın
taşıyabileceği maksimum yükün %50 sini bir kere değil, 50 kere yaptırmak. Ne oluyor kas, o işi yorulmadan yapmayı öğreniyor.Bu
dayanıklılık demek, güç demek değil. Endurus tekrar ederek,
yorulmadan yapabilmek demek. Bunu yaptırıyoruz,şöyle
yaptırıyoruz, bir yük alıyorsun kasa veriyorsun, 10 kere kaldırıyor ve ah
diyor hasta . Bu yükün %25- %50 si ile başlıyor ve 10 kere 20 kere
tekrarlıyor. Her hafta ölçüyorsun, bakıyorsun maksimumu
yükselmiş. Baya iyi geliyor.
N.U.-Sağlıkçılar
bedenlerini eknomik kullanmak için bu egzersizleri yapıyorlardır
herhalde …
Prof.E.B.-İnşallah
yapıyorlardır.
N.U.-Sıradan birinin mesleğine bağlı böyle şikayetleri varsa ne yapsın ?
Prof.E.B.- İyi bir egzersiz hocasından yardım alabilir. Bu konuda dikkatli olunması lazım. Benim kızımın
omzu ağrıdı , adam hala extensione diyor. Yapma kızım diyorum,
ağrılı dokuya dokunamazsın, bekleyeceksin iyileşsin diye. Bu
bilgisayarlar ve telefonlar çıktıktan sonra,hastalık kavramları
değişti.Hani o çene ve omuz arasına telefonun yerleştirilerek
konuşulması, sürekli elde taşınması filan... Onlara reputative
travma veya occupational deseases deniyor. Bunlar yeni kavramlar,
böyle bir hastalık yoktu eskiden. Modern hayatın getirdiği , çok
klavye kullananlar, sinir sıkışması yaşıyorlar. Gerekirse cerrahi müdahale yapılıyor ama ben çok sevmiyorum cerrahi müdahaleyi. Atel kullandırtarak ile tedavi ediliyor. Çalışırlarken ,işlerini yaparken atel kullanmaları gerekiyor.
N.U.- Bir tıp otoritesi olarak sizin Türkiye'deki tıp eğitimi hakkında ne düşündüğünüzü sormak
isterim.
Prof.E.B.-Bunu sorma , çok kötü gidiyor. Yani çok iyileri var , çok kötüleri de
var. Ben 3 senedir Koç Tıp' da ders veriyorum, bu kadar akıllı
öğrenciyi bir arada görmedim.Başka türlü bir demokrasi var.
Ders sonunda , yani dönem sonunda bizim için öğrencilere
soruluyor. Dersin içeriğini , hocayı,beğenip beğenmedikleri
araştırılıyor.Değerlendirilip , sonuçlar bize iletiliyor.Hepsi
pırıl pırıl ingilizce konuşuyorlar. Başka türlü bilgisayar
kullanıyorlar. Başka bir özel üniversiteye gidiyorsun, fecat. Niye böyle ?
N.U.- Hocam sizin
kaliteli , çok akıllı öğrenci olarak nitelendirdiğiniz grubun
geldiği okul Koç Lisesi veya onun düzeyindeki bir başka lise...
Prof.E.B.-Yanlız onlarda
değil, Anadolu'dan gelenler de var.
N.U.-Anadolu'nun iyi
okulları muhtemelen.
Prof.E.B.-Üniversiteler kötü dediğin zaman eğitimi liseye ve ortaya indereceksin. İndereceksin ki, ne olduğuna orada bakacaksın , üniversitede değil.Önce aşağıdan başlatacaksın. Şu anda görüyorsunuz YGS başarısını %11 'e indi. Matematikte %4 . Yanı sıfır demek bu , bu kadar kötü bir eğitim olamaz.Bu eğitimin suçu, çocukların değil.Olamaz böyle şey , biz kendi çocuğumuzu önceden eğitimini iyi bildiğimiz ve beğendiğimiz ( bir okulun adını telfuz ediyor) okuldan almak durumunda kaldıysak, bir sebebi var da aldık... Anne ve babanın eğitim durumu çok önemli.Oturup da başında ders çalıştırmıyor ama takip ediyor. Bitiriyor, getiriyor anneni önüne koyuyor. Yaptırmıyor ama yalnız kontrol ediyor. Okuldan geliyorlar, meyvelerini yiyip derslerinin başına oturuyorlar.Önce ders bitecek, öyle programları yapıldı. Programı aksatırlarsa sevdikleri bir aktiviteyi yapamıyorlar.
Prof.E.B.-Üniversiteler kötü dediğin zaman eğitimi liseye ve ortaya indereceksin. İndereceksin ki, ne olduğuna orada bakacaksın , üniversitede değil.Önce aşağıdan başlatacaksın. Şu anda görüyorsunuz YGS başarısını %11 'e indi. Matematikte %4 . Yanı sıfır demek bu , bu kadar kötü bir eğitim olamaz.Bu eğitimin suçu, çocukların değil.Olamaz böyle şey , biz kendi çocuğumuzu önceden eğitimini iyi bildiğimiz ve beğendiğimiz ( bir okulun adını telfuz ediyor) okuldan almak durumunda kaldıysak, bir sebebi var da aldık... Anne ve babanın eğitim durumu çok önemli.Oturup da başında ders çalıştırmıyor ama takip ediyor. Bitiriyor, getiriyor anneni önüne koyuyor. Yaptırmıyor ama yalnız kontrol ediyor. Okuldan geliyorlar, meyvelerini yiyip derslerinin başına oturuyorlar.Önce ders bitecek, öyle programları yapıldı. Programı aksatırlarsa sevdikleri bir aktiviteyi yapamıyorlar.
N.U.- Hocam son olarak sağlıklı bir kişinin gün bazında yapması gereken , kilosunu koruması için yeterli olacak egzersiz nasıl olmalıdır ? Ne tavsiye edersiniz ?
-Yalnızca yürümek
, ama haftanın 5 günü günde 30 dakika ile 45 dakika arasında
yürümek. Diğer 2 gün içinde ,başka büyük gruplara yönelik endurus(dayanıklılık) egzersizleri,
plates gibi .... Örneğin bisiklet olabilir. Erkekler için halı saha
futbol maçları olabilir, germe egzersizleri olabilir. Ancak zayıflamak da isteniyorsa , hiçbir şekilde sadece egzersiz
ile zayıflanmıyor.Yemesine içmesine de dikkat edecek. Aksi
taktirde zayıflayamaz. Günde 6 dilim baklava yerse artık başka
birşey yiyemez. Kalorinin miktarı önemli., çünkü 2000 kalori ,
artı bu egzersizler. Egzersiz kiloyu korumak için yetiyor zaten.
3 yorum:
Amerikan Hastenesinin internet sitesinde yer almıyor. Başka bir yere mi geçti?
Harika paylaşımlarınızı ilgi ile takip ediyorum. Başarılarınızın devamını dilerim.
Cafe Malzemeleri
Endüstriyel Mutfak
Etsiz Çiğ Köfte
Patatesli Börek
Mercimek Köftesi
www.biberdolmasi.com
Prof.Dr. Ender Berker hocamızı, Rahmetli babasının Türkiye'ye Fizik Tedaviyi ilk getiren bilim adamı olarak çok duydum. Branşıyla ilgili sorunumuz olmadığı için tanışma fırsatımız da olmamıştı. Ancak son beş yıldır aşırı kilo ve diyabet sorunumdan dolayı kasıklarımda oluşan ağrılar yıldan yıla artarak yürümemi oldukça zorlaştırıp yavaşlattı. Son bir kaç aydan beri ise artık ileri derecede rahatsızlık vermeye başladı. Üniversite hastahanelerinde teşhis ve tedavi olmaya başladım. Ancak sorunum geçmedi. 30 NİSAN 2019 da ikimiz de diyabet olan Eşimle birlikte Ender hocamız muayene etti. Bir kaç harket tavsiye etti. İki adet de ilaç verdi. Ve tabii ki aşırı kilom için de diyet tavsiyesinde bulundu. Uygulamamın daha ikinci gününde mucizevi bir şekilde kasığımdaki şikayetim ve kendisine bahsetmeyi unuttuğum sol topuğumdaki yürüyüş sonrası oluşan ağrı geçti. İnanamadım psikolojik zannettim. Ama Şükürler olsun geçti Ender Hocam sayesinde. Bu gün tekrar kontrole gittim.İlk haftanın sonunda300 civarında seyreden eşimin şekeri 110-120 arasında 200 civarında olan benim şekerim ise 100-110 civarında seyretmeye başladı. Yaşadığımı anladım. Kendimi sağlıklı ve de çok daha önemlisi çok hafiflemiş hissediyorum. Allah senden ve rahmetli babanızdan razı olsun değerli ilim insanı Ender hocam. Ellerinizden öpüyorum. Çok daha önemli bir mevzu da Ender hocam da aileden gelen bir diyabet rahatsızlığı var. Bu açıdan bize olağan üstü derecede faydası oldu sorunumuzu çözdü. Rabbim sağlıklı mutlu uzun ömür ihsan etsin hocama ki Ülkemiz ve tüm insanlık onun ilminden istifade edip şifa bulsun inaşaallah. Gerçek hanımefendi güler yüzlü kendisini hastalarına ve insanlığa adamış bu insanın mesaisi sabahın saat 06.00 sında başladığına şahidim. Bu arada yüz felci olan damadım değerli hocam sayesinde sağlığına çok kısa bir sürede kavuştu. Şu anda Omuz düşüklüğü teşhisi konulan evladımı ve konuşma yetisini kaybeden annemi tedavi ediyor. Şifa Allah tan inşaallah onlar da Hocamızın müşfik ellerinde şifa bulacaklarına inanıyorum. NEVZAT AKBAYIR
Yorum Gönder